Önde iki seçenek vardır. 1.si evlilik projesini reddedip çok eşli hayatını yaşamak. 2.si kadınları tamamen reddedip bakir hayatı sürmek.
Matrix filminde 2 seçenek vardır. Morpheus Neo’ya şunu der: ‘’Bir şey biliyorsun, söyleyemiyorsun. Ama hissediyorsun.‘’ Wachowsky kardeşler bu filmi çektiklerinden sonra trans geçiş süreci geçirip trans kadın olmuşlardır. Bu filmi de trans geçiş sürecini anlatmak için çektiklerini ifade etmişlerdir. Transgender olmaktan bağımsız olarak bu filmin kendisini keşfedememiş, hissettiği kişi olamayan insanları anlattığı söylenebilir. Bana göre bu film erkeğin erkekliğini keşfetmesi ve kendisini olmak istediği gibi bir erkek yapmak için zihnine dönmesi olarak okunabilir. Morpheus Kırmızı hapı mavi hapa tercih etmek için şunu söyler: ‘’Sana gerçeği öneriyorum.’’
Erkek olmayı tanımlayacak olursak erkek olmak kadın olmamaktır. Bu durum Fight Club filminde anlatıcı Tyler’ın kafasında yarattığı bir figür olan Tyler Durden’ın ona söylediği şu sözler ile kendini gösterir: ‘’Kadınlar tarafından büyütülmüş bir nesiliz. Aradığımız şey bir kadın mı merak ediyorum.’’ Yani burada erkeklik performansının kendisinden keyif alma durumu vardır. Tyler’la birlikte olan Marla Singer dövüş klübüne girememiştir. Çünkü anlatıcı Tyler’ın söylediği üzere erkeklerin birbiriyle dövüşerek yaralarını sardığı Dövüş Klübü erkekler içindir.
Bu uzaklaştırma halini Issız Adam filminde de görüyoruz. Alper Ada’yı ‘’Ben mikrobum’’ diyerek kendisinden uzaklaştırmıştır. Benim yorumuma göre Alper Ada karakterini kendi kafasında yaratmıştır. Ada onun için hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağının, baba olamayacağının simgesidir. Alper kendisiyle barışık bir insan değildir.
Dövüş Klübü filminin bir sahnesinde Tyler anlatıcı Tyler’ın eline zehir dökerek acıyı deneyimlemesini sağlar ve şunu der: ‘’Yalnızca her şeyi kaybettikten sonra istediğimizi yapmakta özgür oluruz.’’ ‘’Yarın ölecekmiş gibi yaşa’’ felsefesi, dönüp baktığında gününden pişman olmayacak kadar dolu dolu yaşamış olduğun anlamına gelir. ‘’Seni öldürmeyen şey güçlendirir.’’ başka bir felsefi önermedir. Kişi travmatize olarak dibe vurduktan sonra acıyı bilir ve acılara karşı bir direnç kazanır.
Acıya karşı dayanıklılık yaratma fikrini Boys Don’t Cry filminde de görmekteyiz. Trans olmayan bir erkek olan Tom, trans erkek olan Brandon’un yanında elini yangının içine koyar: ‘’Bunu denedin mi?’’ Vücudundaki bıçak izlerini göstererek şunu der: ‘’Hiç yaptın mı? Bazıları duvarları yumruklayarak delikler açıyorlar. Bıçak gerçekliğe dönmeme yardımcı oluyor. İçimdeki bu şeyi kontrol ettiğim zaman kimseye saldırmıyorum.’’ Brandon şunu der: ‘’Sanırım seninle kıyaslanınca ben bir hanım evladıyım.’’ Bu Brandon’un kendi zihnindeki kadınlıktan kopamama halidir. Dövüş Klübü filmine geri dönecek olursak Tyler anlatıcı Tyler’a ‘’Bana bütün gücünle vurmanı istiyorum.’’ demiştir. Anlatıcı Tyler hayatında hiç kavga etmemiştir. Ama şu bir gerçektir ki ilk yumruğu vurma cesareti gösterince gerisi kolayca gelecektir.
Acıya karşı dayanıklılık, arzuların esiri olmamayı gerektirir. Bu da akıla uygun yaşamaktır. Evlilik Hakkında Her Şey dizisinde boşanma avukatı anne Çolpan kızı yine boşanma avukatı olan Azra’ya şunu der: ‘’Kalbin ve aklın aynı fikirde olmadığı sürece acın katlanarak büyür. Kalbini değil aklını dinle.’’ Bunu şöyle yorumlayabilirim. Bir kadına kontrolsüzce arzu duymak kötü bir şeydir. Çünkü kişinin kendisine zarar verir. Aynı anda birden fazla kadınla görüşmek ya da böyle olduğunu zihinde canlandırmak ilgiyi dağıtacak ve saplantı yapmanın önüne geçecektir.
